ANTALYA’NIN ALTINDAKİ DERİN TEHLİKE ORTAYA ÇIKIYOR

Son dönemde Antalya Körfezi ve çevresinde meydana gelen depremler, bölgenin tektonik yapısına yönelik tartışmaları yeniden gündeme taşıdı. Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, yaptığı açıklamada bu depremlerin tesadüf olmadığını, Antalya’nın altındaki yapının “sanılandan çok daha karmaşık” olduğunu söyledi.

Bölgeyi etkileyen depremlerin, Akdeniz ile Toroslar arasındaki derin bindirme ve dalma-batma ilişkisi ile bağlantılı olduğunu ifade eden Üşümezsoy, özellikle Alanya Masifi ve Kıbrıs’ın batısındaki ana bindirme kuşağının bu süreçte kritik rol oynadığını belirtti.

Üşümezsoy, Antalya Körfezi’nde yaşanan sarsıntıların büyük çoğunluğunun yüzey faylarından değil, 60 ila 100 kilometre derinliklerdeki dalma-batma hareketlerinden kaynaklandığını vurguladı.

Yaklaşık 5 büyüklüğünde meydana gelen son depremin yön ve derinlik analizine dikkat çeken Üşümezsoy, Toros Dağları’nın Antalya Körfezi’ne doğru derinlerden ilerlediğinin görüldüğünü söyledi. Antalya’nın yüzeyde Akdeniz’i temsil ettiğini ancak derinlerde Akdeniz okyanusal kabuğunun Torosların altına daldığını ifade etti.

Bu yapının doğuda Kıbrıs’ın batısındaki ana tektonik hat, batıda ise Antalya Körfezi’nin batı kenarındaki tektonik hat ile sınırlı olduğunu belirten Üşümezsoy, bölgedeki derin depremlerin kaynağının tam da bu büyük tektonik çarpışma olduğunu söyledi.

“Antalya’nın altında derin ve ters bir tehlike var” diyen Üşümezsoy, Serik’teki 4,9’luk depremin basit bir yüzey fayından değil, Akdeniz kabuğunun Anadolu kabuğunun altına daldığı yitim zonundan kaynaklandığını ifade etti. Bölgedeki sismik hareketliliğin, Akdeniz–Girit–Rodos–Kıbrıs hattıyla bağlantılı büyük bir tektonik sistemin sonucu olduğunu vurguladı.