NEDİR NURİ BİLGE CEYLAN’IN SIRRI

1997 yılından itibaren çektiği filmler ile birçok ödül kazanan ve uluslararası alanda tanınan Nuri Bilge Ceylan son filmi Kuru Otlar Üstüne filmiyle yine insanların beğenisini kazandı. 1993 yılında yönetmeni, senaristi, yazarı ve yapımcısı olduğu ilk kısa filmi Koza ile tanıştık onunla. Sinema alanındaki yeteneğini görünce bir daha da kopamadık ondan. Ne zaman film yapsa kesin güzel olmuştur garantisiyle izlemeye gittik. 

 Son filmiyle 76. Uluslararası Cannes Film Festivali’nin gözdesi olurken filminin kadın oyuncusuna da ödülü (en iyi kadın oyuncu) kazandırdı. Peki Nuri Bilge Ceylan’ın sırrı ne? Aksiyonlu vurdulu kırdılı sahneler yok, çok tanınmış oyuncular yok (ilk filmlerinde profesyonel olmayan oyuncularla kazandı ödülleri), çok diyalog yok. Neden biz Ceylan’ın filmlerini bu kadar seviyoruz? Bence onun sırrı doğuştan gelen yeteneği. Konunun içten ve samimi gelmesi. Filmlerde sade oyunculuğun sergilenmesi. Çok basit bir senaryo ve olay örgüsü var ama çok az şeyle birçok şey anlatıyor, anlatabiliyor. Bu onun en büyük yeteneği. Mesela “Mayıs Sıkıntısı” filminde Muzaffer (Muzaffer Özdemir) film çekmek için doğduğu kasabaya, baba evine gider. Filmdeki oyuncular kamera yokken doğal hareketler sergilerler ama Muzaffer kamerayı açtığında oynayamazlar. Özellikle “Pire Dayı” sahnesi bunu çok iyi açıklıyor. Kameraya çekilmeden önce çok doğal hareketler sergileyen Pire Dayı, Muzaffer’in kameraya almasından sonra yapmacık davranması çok güzel aktarılmış seyirciye. Tabi filmin sinematografisi, çekim açıları, sadeliği de taçlandırması oluyor işin.  

Yaptığı her filmde tek bir konu üzerinde gidiyor. Anlatmak istediğini net ve sade bir şekilde aktarıyor. İnsanların ilgisini çekeyim diye konudan konuya atlayıp onların beyinlerini allak bullak etmiyor. Ben Nuri Bilge Ceylan filmlerini bu mesleğe başlamak isteyen gençler için ders niteliğinde görüyorum.