ANTALYA 11
ANTALYA 11
İstemeden de olsa Kaş'tan ayrılırken aklında tek bir soru var.
"Tekrar geldiğinde bahsedilen 29 ekim şenliklerini görmeye mi, yoksa bu temiz denizin tadını çıkartmaya mı gelmelisin?"
Beraber geleceğin kişilerle karar verebileceğini düşünüp üçağıza doğru yola devam ediyorsun.
Kısa bir yolculuktan sonra, motorlu araçların merkeze girmesinin yasak olduğu köye ulaşıyorsun. Arabanı girişteki otoparka bırakıp, yaya olarak, filmlerde bile görmenin zor olduğu, denizin kenarına, tertemiz bir koya yerleşmiş, ağırlıklı olarak ahşap evlerden oluşan köyün sokaklarını adımlıyorsun. Deniz kenarına indiğinde, bazı evlerin önünde bağlı olan tekneler dikkatini çekiyor. Evin önünde park edili duran otomobiller gibi. Sanki insanlar sabah kalktıiında yüzünü yıkamak yerine evlerinin dibine kadar gelen denize dalıp çıkmayı tercih ediyordur diye söyleniyorsun kendi kendine. Bir süre daha sokaklarında turladıktan sonra, arabanı bıraktığın otoparka dönüyorsun. Buraya kadar gelmişken Noel babanın memleketine gitmeden olmaz diyerek Demreye hareket ediyorsun. Demreye vardığında da Likya Uygarlıklar müzesini gezerken,
"Bu kadar çok müzenin olduğu bir şehre müze kart olmadan gelinmez" diyorsun.
Demreden ayrılıp, Kumluca, Finike üzerinden Olympos'a gidiyorsun. İncecik kumların oluşturduğu bir sahil karşılıyor seni. Bu sahile gelesiye kadar, orman içerisinden geçen yol boyunca ağaçların altındaki pansiyonlar dikkatini çekiyor. Olympos koyuna geldiğinde ise konaklama için yapılmış olan ağaç evler dikkatini çekiyor. Buralarda bir hafta sonu konaklamanın bile neredeyse tüm yılın yorgunluğunu giderebileceğini düşünüyorsun. DEVMI GELECEK ÇARŞAMBA...
Hakan ALGAN