Hastanede Yatmanın Avantajları

11 Mar 2022 - 09:34 YAYINLANMA

Hastanede Yatmanın Avantajları


Taburcu olduğuma en çok doğru dürüst yemek yiyebileceğim için seviniyordum. Günlerdir tatsız tuzsuz yemekler içimi baymıştı. Eve döndüğümde öğle yemeği zamanıydı ve acıkmıştım da. Masaya oturduğumda kâbus gibiydi. Her şey tuzsuzdu. Meğer kortizonu yüksek dozda almışım ve belli bir süre daha sıfır tuzlu ürünlerle beslenmem gerekiyormuş. Aklınızda bulunsun; kortizonlu ilaçlar kullandığınızda sakın ola ki tuzlu şeyler yemeyin. Kortizon alıp da kilo aldım diyenlerin kilo alma sebebi tuz tüketmeleri. Hem vücuda su toplanmasına sebep oluyor, hem de karaciğer ve böbreklere zarar veriyor. Ayrıca kortizon aldığınız zaman kalsiyum takviyesi de almalısınız. Kortizon kemiklerdeki kalsiyumu da çekiyor.
Bu arada ablamlar da Ankara`ya dönüş hazırlıklarına başlamışlardı. Onları uğurladıktan sonra sanki aylardır uzak kaldığım dükkâna uğrayayım dedim. Ben de dükkâna gittim. İşle ilgili hiç bir şeyden bahsedilmiyordu. Doktor sağlam tembihlemiş. Turist misali gidip döndüm. Nereden bilebilirdim ki birkaç yıl sonra artık işimi takip edemeyeceğimden dolayı kapatmak zorunda kalacağımı.
Aslında hastanede yatmanın iyi tarafları da vardı. Dostlarını tanıma imkânın oluyordu. Dost olarak bildiğin kişilerden bazıları, orada olmadığım halde öğle yemeklerini yemek için dükkâna uğrarken, hastanede yattığın sürece bir kere olsun ziyaretine gelmiyorlardı. Bunun yanında hiç tahmin etmediğin kişilerse hemen her gün ziyaretine geliyor, ihtiyacını soruyor ve durumunu doktorunla konuşuyorlardı. En komiği ise mal aldığım firmanın sahibiydi. Ben taaa İstanbul`dan ziyaretime geldi bak görüyor musun diye düşünürken; yıllar sonra ölüp ölmeyeceğime bakmak ve alternatif bayiler bulabilmek için geldiğini öğreniyorum. İnsan işte. 


Dükkânları aynı sokakta bulunan esnaf arkadaşlar da ziyarete geldiler. Toprağı bol olsun emlakçı Haluk abi, mahallemizin Cemil İpekçisi Terzi Durmuş abi ve Berber. Özellikle Haluk abi çok matrak bir adamdı. Hepsi bana moral vermeye çalışıyorlardı. Haluk abi ikinci evliliğini yapmış ama karısına hala;
“Senden sonra ölecem, üçüncüyü de alacağım” diye diye öldü.
Bana moral vermek için mi yoksa üçüncü için hazırlık yapmak için mi bilmiyorum ama bana sürekli;
“Hemşireler nasıl? Çakaaaalllll… İyi olmasa yatmazsın sen hastanede” deyip duruyordu.
Durmuş abi ise;
“Ortağım neyin var şimdi?”
“Tam ben de anlamadım abi, sarhoş gibiyim.”
“Rakı sarhoşluğu mu, votka sarhoşluğu mu?”
“Abi ne fark eder?”
“Sen çıktıktan sonra ona göre masa kuralım. Rakı sarhoşluğuysa, votka masası, votka sarhoşluğuysa rakı masası kuralım diye soruyorum!..”
Oldukça ciddi olan berberimiz ise hastaneden çıktıktan sonra bombayı patlattı. Traş olmaya gitmiştim. Hastanede sorunun beyinde olduğunu öğrendiği için saçlarımı yıkayan çırağını uyarmayı ihmal etmedi;
“Oğlum sarsmadan, dikkatlice yıka Hakan abinin saçlarını. Onun beyni arızalı.”
Tabii, herkes kendi anlayabileceği ölçüde değerlendiriyordu durumu. Bazıları bilimselliğe yakın, bazıları ise olanca doğallığı ile. Gerçi ben bile daha tam olarak nasıl değerlendireceğimi bilmiyordum.
Bu arada ablam da boş durmamış bu konuda en iyi hekimlerin kimler olduğunu araştırmış. Sonuçta da yukarıda bahsettiğim doktoru bulmuş ve randevuyu bile almış. Oradaki muayene maceramı zaten anlattım.
Hastanede yatmanın başka bir avantajı da; yatıyorsun işte. Evli olanlara soruyorum; eşiniz kaç defa kahvaltınızı yatağınıza getirdi? Hastanede yattığınızda hem 3 öğün yemeğiniz hem de beş çayınız yatağınıza geliyor. Bu rahatsızlığa yakalanasıya kadar bilmediğim tansiyonumdan da günde üç defa haber alıyordum.
Daha ne ister bir insan ki?... 

Hakan ALGAN 
(Maçın Sonunu Sen Belirle)

YORUMLAR

Maksimum karakter sayısına ulaştınız.

Kalan karakter: