BASINDA GÖRÜNMEYEN GÖRÜNTÜLER VE SONRASI
Antalya siyasetinde son günlerde dikkat çeken gelişmelerden biri, kamuoyunun “Mühittin Böcek – Gökhan Böcek” başlığı altında tartıştığı süreç. Ancak bana en ilginç gelen taraf, bu kadar önemli bir olayın kamuoyuna neredeyse hiç görüntü yansımamış olması.
Ne gözaltı kareleri, ne ifade sürecinden sızan bir an, ne de adliyeden servis edilmiş bir fotoğraf… Normal şartlarda siyasetin bu denli merkezinde bulunan bir ismin yaşadığı gelişmeler basına anbean düşer. Hatta televizyon kanalları, birkaç saniyelik bir görüntü için saatlerce nöbet tutar. Fakat bu olayda tek bir kare bile paylaşılmaması dikkat çekici.
İster istemez şu sorular akla geliyor: Basın üzerinde öyle bir etki gücü mü var ki bu görüntülerin kamuoyuna ulaşması engellenebiliyor? Bu soruşturmada gizlilik kararı mı var? Söz konusu isimlerden tek bir kare bile basına sızmıyorsa, bu nasıl, hangi şartlarda sağlanabiliyor?
BASIN SUSKUN, PEKİ NEDEN?
Kamuoyuna yansımayan karelerin ardında elbette basın–siyaset–iktidar ilişkileri olabilir. Kimi medya kuruluşları ekonomik ya da siyasi bağlarından ötürü haber akışını frenleyebilir. Kimi zaman da “editoryal tercih” adı altında, aslında halkın görmesi gereken gelişmelerin üstü örtülebilir.
Ancak hangi gerekçe öne sürülürse sürülsün, basının asli görevi halkı bilgilendirmektir. İşte bu nedenle sessizlik, başlı başına ciddi bir tartışma konusudur.
BUNDAN SONRASI
Asıl merak edilen ise bundan sonrası. Çünkü “Gökhan Böcek” sürecinin sadece bir başlangıç olduğu anlaşılıyor. Antalya Büyükşehir Belediyesi içerisinde Böcek’e yakın kadrolardan ya da farklı isimlerden; belgeler, ifadeler, tanık beyanlarıyla yeni gelişmelerin ortaya çıkması muhtemel.
Bir kişinin ifadesi başka birini işaret edecek, bir belge yeni kapılar açacak. Zincirleme bir etkiyle daha geniş bir çevrenin gündeme gelmesi sürpriz olmayacak.
Gökhan Böcek’in dönüşüyle birlikte, birçok ismin geceleri artık daha zor uyuduğunu tahmin etmek zor değil.
BEKLENEN: DAHA FAZLA ŞEFFAFLIK
Basında toplam rakamın 300 milyon TL olduğu dillendiriliyor. Eğer ortada bu denli büyük bir meblağ varsa, tanıklar, itirafçılar ve belgeler konuşuluyorsa, Antalya halkı doğal olarak sonucunu merak ediyor.
Böylesine kritik bir meselede asıl beklenti, sürecin şeffaf ilerlemesidir. Halk, oy verdiği belediyenin yönetiminde ne olup bittiğini bilmek ister. Bu nedenle hem basına hem de yargıya büyük sorumluluk düşüyor. Görüntülerden kaçmak, bilgiyi saklamak, iddiaları görmezden gelmek bu meseleleri küçültmez; aksine büyütür.
SON SÜRPRİZ: MEHMET OKAN KAYA
Tam bu satırları kaleme alırken, Mehmet Okan Kaya’nın serbest bırakıldığı haberini aldım. Doğrusu şaşırdım. Her şeyin bu kadar hızlı değişebildiği bir süreçte, “neler oluyor ya da olacak hayatta?” diye sormadan edemiyor insan.
Antalya, sadece güneşi, denizi ve turizmiyle değil; siyasetiyle de Türkiye gündeminde. Önümüzdeki günlerde daha fazla isim ve daha fazla belgenin gündeme gelmesi muhtemel. Asıl sınav da o zaman başlayacak: Şeffaflık, hesap verebilirlik ve kamuoyunu bilgilendirmek… Antalya’nın beklediği tam da bu.